İstanbul’un En Hızlı Yarışçısı
İstanbul’un En Hızlı Yarışçısı: Bir zamanlar İstanbul’un taşlı sokaklarında, rengarenk pazar tezgahlarının arasında küçük bir çocuk yaşardı. Adı Ali’ydi. Ali, diğer çocuklardan farklıydı. Çünkü o, en hızlı koşan çocuktu İstanbul’da. Koşarken rüzgarı arkasına alır, adımları sanki yerden kesilmiş gibi hızla ilerlerdi.
Bir gün, İstanbul’un en büyük yarışı düzenleneceği duyuldu. Bu yarışta şehrin en hızlı koşucusu seçilecek ve büyük bir ödül kazanacaktı. Ali, bu yarışa katılmak istediğini hemen ailesine söyledi. Annesi endişeliydi, babası ise gururla onayladı. Ali, antrenman yapmaya başladı ve her gün sokakları koşarak geçirdi.
Yarış günü geldi çattı. İstanbul’un en hızlı yarışçıları çıktılar sahaya. Kalabalık bir izleyici kitlesi vardı. Yarış başladığında, Ali hızını bir kez daha kanıtlamak için koşmaya başladı. Adımları o kadar hızlıydı ki, izleyiciler ona hayran kaldı. Diğer yarışçılar onu yakalamak için ellerinden geleni yapsalar da, Ali bir adım önde koşmaya devam etti.
Sonunda, finiş çizgisine ulaşıldı. Ali, nefes nefese ama gülümseyerek finişe ulaştı. İstanbul’un en hızlı yarışçısı seçildi. Herkes onu alkışladı ve tebrik etti. Ali, büyük bir gurur ve mutluluk duydu. Ödülünü alırken gözleri parlıyordu.
Bu masal bize, pes etmeden hayallerimizin peşinden gitmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ali, hiçbir zaman vazgeçmedi ve en hızlı olmak için çabaladı. Siz de hayalleriniz için ne kadar uğraşıyorsunuz? Belki de bir gün, siz de İstanbul’un en hızlı yarışçısı olabilirsiniz. Hayal etmekten ve çalışmaktan asla vazgeçmeyin!