Ağlayan Çocuk Masalı
Ağlayan Çocuk Masalı: Bir zamanlar, uzak diyarların en derin köşesinde, sakin ve huzurlu bir köy vardı. Bu köyde yaşayan insanlar birbirlerine yardım eder, sevgiyle bir arada yaşarlardı. Fakat köylerinin yakınında, ormanın derinliklerinde bir çocuk vardı. Bu çocuk, hiç durmadan ağlayan bir çocuktu. Gözyaşları hiç dinmez, herkesi üzüntüye boğardı.
Çocuğun ağlamasının sebebi kimse tarafından bilinmiyordu. Köy halkı, çocuğa yardım etmek istese de ne yapsalar bir türlü gözyaşlarını durduramazlardı. Bir gün, köyün en bilge kadını olan Nalan Nine, çocuğun yanına gitti. Ona sevgiyle yaklaştı, kulağına fısıldadı: “Neden ağlıyorsun, küçük çocuk?”
Çocuk, gözlerini silerek Nalan Nine’ye baktı. “Ben bir peri tarafından büyülenmişim, gözyaşlarım hiç durmuyor.” dedi hüzünle. Nalan Nine, çocuğun acısını yüreğinde hissetti. “Sana yardım edeceğim, merak etme.” dedi ve çocuğun elinden tuttu.
Nalan Nine, köy halkının yardımıyla çocuğu ormana doğru götürdü. Ormanın derinliklerinde, gizemli bir mağara vardı. Mağaranın içinde ışıldayan bir kristal vardı. Nalan Nine, çocuğa kristali gösterdi ve dedi ki: “Bu kristali al, gözyaşlarını ona akıt. O seni büyüden kurtaracak.”
Çocuk, endişeyle kristali eline aldı. İlk başta tereddüt etse de, gözyaşlarını kristale akıtmaya başladı. Bir sihir gerçekleşti, kristal parıldamaya başladı. Çocuğun gözleri bir anda aydınlandı, içindeki hüzün ve acı kayboldu. Artık çocuk ağlamıyordu.
Köy halkı, çocuğun sevincine tanıklık etti. Herkes sevinçle sarıldı birbirine. Nalan Nine, çocuğa dönüp sordu: “Şimdi ne hissediyorsun, küçük çocuk?” Çocuk gülümseyerek cevapladı: “İçim huzurla dolu, artık gözyaşlarıma gerek yok.”
Ağlayan çocuğun masalı, köyde bir efsaneye dönüştü. Herkes bu masalı çocuklarına anlattı, onlara sevgi ve umut aşıladı. Masalın öğretisi şuydu: İçimizdeki acıları, hüzünleri dışarıya akıtarak değil, onları kabul ederek ve dönüştürerek iyileşebiliriz. Sizce, bu masalın bize öğreteceği başka ne olabilir?